Afetler, yalnızca fiziksel yıkımların değil; sosyal, ekonomik ve kurumsal kırılganlıkların da görünür olduğu çok katmanlı krizlerdir. Bu nedenle afetleri yönetmek, tek bir disiplinin sınırlarını aşan, zarar azaltma-hazırlık–müdahale–iyileştirme döngüsünün tamamını birlikte ele alan bütünleşik bir yaklaşımı gerektirir. Elinizdeki Afetlerde Yönetim kitabı, tam da bu ihtiyaca yanıt vererek, afet yönetiminin temel eksenlerini bir arada ve birbirini tamamlayacak biçimde ele almaktadır.
Bütünleşik afet yönetiminin, tehlike–maruziyet–zarar görebilirlik–başa çıkma kapasitesi bileşenlerinin kesişiminde şekillendiğini ve yalnızca kriz anını değil, önleyici ve azaltıcı politika setlerini de öncelediğini vurgulayan çerçeve, kitabın ana omurgasını oluşturmaktadır.
12 bölümden oluşan kitabın Afetlerde Operasyon ve Saha Yönetimi bölümü, müdahalenin başarısını belirleyen koordinasyon, standardizasyon ve karar destek süreçlerini ayrıntılandırmaktadır. Ulusal ve uluslararası rehberliklerle uyumlu saha yönetimi ilkeleri; olayın niteliğine göre süreçlerin standart operasyon prosedürleri (SOP) ile netleştirilmesi ve paydaşlar arasında ortak dilin oluşturulması gereğini ortaya koymakta; çok paydaşlı, standartlara dayalı ve teknoloji destekli bir yönetimin hızlı, güvenli ve etkili müdahale için zorunlu olduğu ifade edilmektedir. Afetlerde Lojistik Yönetimi bölümü, afet lojistiğinin afet yönetiminin merkezindeki rolünü; afet öncesinde risk analizi, kritik stokların stratejik ön konumlandırılması ve bilgi-iletişim altyapısının kurulmasıyla; müdahalede ilk 72 saatte hızlı intikal, sınıflandırılmış/önceliklendirilmiş dağıtım, rota planlama ve merkezileştirilmiş bilgi yönetimiyle; iyileştirmede ise sürdürülebilir tedarik zincirleri, kalıcı barınma ve hizmet sürekliliğiyle açıklamaktadır. Bu kapsamda, önceden depolama ve planlı dağıtım, esnek ve çok paydaşlı tedarik zincirleri, doğru depo/ yardım merkezi yer seçimi ve kurumlar arası iş birliğini öne çıkarmaktadır. İletişim Yönetiminin Gücü: Afet Krizlerine Yönelik Etkili Yaklaşımlar bölümü, afetlerde iletişim yönetimini kriz anlarının başarısını belirleyen stratejik bir işlev olarak ele almakta ve afetlerde etkili iletişim yönetiminin neden “temel bir gereklilik” olduğunu, yalnızca bilgi akışını değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve iş birliğini örgütleyen stratejik bir fonksiyon olarak nasıl tasarlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda temel amacın, bilgi kirliliğini azaltıp güveni pekiştirerek toplumsal dayanıklılığı artıran, çok paydaşlı ve teknolojiyle bütünleşik bir iletişim yönetişimi kurmak olduğu vurgulanmaktadır.